Honda Prelude, hibrit güç ünitesi ile geri dönüyor!
Honda, Avrupa pazarındaki ürün ailesini genişletiyor. Honda’nın sportif geçmişinin en önemli temsilcilerinden Prelude modeli, 2026 yılının başında hibrit güç aktarma sistemi ile Avrupa’da satışa çıkacak. Honda’nın en güncel spor coupe modeli Prelude, otomobilin sürüş keyfini artırmak üzere yenilikçi Honda S+ Shift teknolojisi ile sunulacak.
Honda S+ Shift, hızlı otomatik vites değiştirme sesini ve hissini canlandırıyor
Honda mühendisleri tarafından geliştirilen Honda S+ Shift, hızlı otomatik vites değiştirme sesini ve hissini canlandırarak, modelin heyecan verici sürüşünü yeni nesil Prelude sürücülerinin de yaşamasına imkan sağlayacak. İlk kez 46 yıl önce yollara çıkan Prelude, 2000 yılına kadar beş nesil boyunca Honda’nın en güncel teknolojilerinin yüksek performanslı temsilcisiydi. Otomobil tutkunları tarafından geri dönmesi beklenen Prelude, hem Honda’nın sportif tasarım kimliğini hem de verimli hibrit güç aktarma sistemini bir araya getirerek kaldığı yerden yoluna devam edecek.
Honda’nın 25 yıllık hibrit mirasının simgesi olmaya hazırlanan yeni Prelude modeline ilişkin olarak Honda Motor Avrupa Kıdemli Başkan Yardımcısı Hans de Jaeger “Honda Prelude ikonik bir model ve önemli bir mirasın temsilcisi, yeni neslin markamızın tescilli hibrit performansını ve en güncel teknolojilerini de geleceğe taşıyacağına inanıyoruz. Verimliliğin yanı sıra, yeni Prelude modeline özgü sürüş keyfi ve performans da sunuluyor. Modelin geri dönüşü için aldığımız olumlu tepkiler ve Avrupa pazarında satışa sunulacak olması bizleri heyecanlandırıyor” şeklinde konuştu.
Honda mühendisliği ile geliştirilen hibrit teknolojisi
Honda’nın Insight coupe modelini 1999 yılında Avrupa’nın ilk seri üretim hibrit ürünü olarak pazara sunmasının ardından yeni Prelude ile bir kez daha markanın çeyrek asırlık öncü hibrit uzmanlığı öne çıkıyor. Honda, yıllar içerisinde sürücülerin elektrikli bir geleceğe en kolay, rahat ve uygun maliyetli geçişi yapmasına yönelik olarak benzinli-elektrikli güç aktarma sistemlerine sahip modeller geliştirdi. Bugün de Honda’nın otomobil ürün gamında elektrikli ve hibrit otomobiller önemli bir yere sahip. Honda Jazz, HR-V, ZR-V ve CR-V modelleri standart olarak e:HEV güç aktarma sistemiyle yollara çıkıyor. Sürücü müdahalesi olmadan elektrikli, hibrit ve benzin motorlu sürüş arasında sorunsuz bir şekilde geçiş yapan bu sistemler, verimlilik ve keyifli sürüş deneyimini bir araya getiriyor.
Yenilikçi Honda S+ Shift teknolojisi
Teknolojiye adını veren “S”, Honda’nın spor ruhunu yansıtan S600, S2000 ve Type S gibi modellerinden miras alınarak Honda’nın “sürüş keyfi” kavramının temelini oluşturuyor. “S+” içindeki “+” işareti ise, “senkronize,” “özel” ve “büyüleyici” gibi ifadelerle temsil edilen yeni bir değer ekleme vizyonunu simgelerken; “Shift” kelimesi ise Honda’nın, insanları ve otomobilleri yeni bir dünyaya taşımayı hedefleyen yenilikçi yaklaşımını ifade ediyor. Honda mühendisleri tarafından yeni geliştirilen S+ Shift teknolojisi, e:HEV sisteminin özelliklerinden tam anlamıyla yararlanarak, sürüş keyfini artırmayı ve sürücüler için otomobil ile bütünlük hissi sağlamayı hedefliyor. İlk olarak 2020 yılında Fit e:HEV ile tanıtılan ve ardından diğer e:HEV modellerinde kullanılan bu teknoloji, araç hızını motor sesiyle senkronize eden Linear Shift Control özelliğinin geliştirilmesi ile ortaya çıktı.
S+ Shift, hızlanma ve yavaşlama sırasında motor devrini hassas bir şekilde kontrol ederek doğrudan sürüş tepkisi ve keskin vites geçişlerini mümkün kılarken; güçlü motor sesi, motor devriyle uyumlu şekilde Active Sound Control (ASC) sistemi ile entegre çalışıyor. Hoparlörler aracılığıyla motor devriyle uyumlu motor sesi sunuluyor ve duyusal tecrübeyi zenginleştiren yüksek duyarlıklı ekran ile destekleniyor. e:HEV modellerinde mekanik bir vites mekanizması bulunmamasına rağmen, Honda S+ Shift devredeyken sürücü paddle shifter (direksiyon üzerindeki vites kumandası) kullanarak vites değiştirebiliyor. Böylelikle Honda S+ Shift, sürücünün tüm duyularını harekete geçirerek, heyecan verici bir sürüş deneyimi sunarak otomobil ile sürücü arasındaki uyumu güçlendiriyor.
