Otomobillerin iç mekanlarının zaman içerisindeki değişimi

Otomobiller ortaya çıkalı 100 yıldan fazla bir zaman oldu. Bu süreçte araçların dış tasarımları kadar iç bölümlerinde de teknolojinin gelişmesi ile büyük değişimler meydana geldi. Biz de bu yazımızda bu değişimi ele aldık.

1920’ler

Bu yıllarda hız göstergesi, deri koltuklar, manual ateşleme kolundan başka birşey bulmak oldukça zordu.

1930’lar

1930’lu yıllara geldiğimizde daha ince tasarım detaylarının yanı sıra daha fazla ekipmanla karşılaşıyoruz. İlk defa plastik kullanımının görüldüğü bu yıllarda, araçlar kendisine özgün stillere sahip olmaya başlıyor. Açılabilen ön camlar da bu dönemin vazgeçilmezlerinden.

1940’lar

1940’larda ön bölümdeki hacime daha çok yer verilirken arka taraftaki diz mesafesinden feragat edilmiş. Çelik ön konsol ve yapay deri döşemeler bu dönemin işaretlerinden.

1950’ler

1950’li yıllarla birlikte ısıtıcılar opsiyon listesindeki yerini alırken radyo da oldukça nadir sunulan ekipmanlar arasına giriş yapmış bulunuyordu. Vinil döşemelerin yanı sıra plastik kullanımı da bu yıllarda bir hayli artış gösterdi. Hala bir lüks göstergesi olarak görünen ahşap ve deri döşemelere sahip olan üst sınıf araçlarda elektrikli pencereler de kullanılmaya başlandı.

1960’lar

Isıtıcılar artık standart hale gelirken, klima sistemlerine ise bazı lüks otomobillerde rastlanmaya başlandı. Klima ile birlikte havalandırma menfezleri, destekli koltuklar,ve ısıtmalı arka camlar da ilk defa bu yıllarda otomobillerdeki yerini alıyordu. Yıllar geçtikte güvenlik anlamında da gelişen otomobillerde emniyet kemeri ve daha fazla dolgu malzemesi kullanılmaya başlanırken, keskin kenarlardan da kaçınılmaya başlandı.

1970’ler

1970’li yıllarla birlikte plastik kaplamalar daha geniş kullanım alanına ulaştı. Radyo artık standart hale gelirken döşemeler renkli yapıları ve çizgilerle daha canlı hale geldi. Yatırılabilir koltuklar da çoğu marka tarafından kullanılmaya başlandı.

1980’ler

Radyolar artık kasetçalar özelliğine kavuştu ve hoparlörler gizlendi. Merkezi kilit ve elektrikli camlar birçok marka tarafından kullanılmaya başlandı. Direksiyon simidi daha yumuşak malzemelerle kaplanmaya başlandı ve kalınlaştı. Sert plastik kaplamalar yerini daha yumuşak türevlerine bıraktı. İlk dijital göstergeler de yine bu yıllarda ortaya çıktı; yol bilgisayarları ve sesli uyarıları da görmeye başladık.

1990’lar

Hava yastıkları ortaya çıktı. Klimalar standart olarak sunulmaya başlanırken CD çalarlar kaset çalarların yerini almaya başladı. İlk görsel destekli navigasyon sistemleri de yine 1990’lı yıllarda otomobillerdeki yerini aldı.

2000’ler

Navigasyon sistemlerini daha sık olarak görmeye başladık. Yol bilgisayarları daha fazla bilgi sunarken anahtarsız girişlerin ilk örnekleri de yine 2000’li yıllarda ortaya çıktı. Markalar, araçlarında elektrikli park frenleri ve park sensörlerine yer vermeye başladılar. İnsanlar telefonlarını Bluetooth aracılığıyla otomobillerine bağlayabildiler.

2010’lar

Günümüze geldiğimizde ise akıllı telefonların kullanımın artması ile birlikte telefonlar, araçların bilgi-eğlence sistemi ile birlikte çalışmaya başladı. Otomobiller birer Wi-Fi Hotspot haline dönüştü. Dijital gösterge panelleri hayatımıza girdi ve dokunmatik ekranlarla birlikte tuşların görevleri de gittikçe azaldı. Çevre görüş kameraları ve birçok güvenlik asistanı ile birlikte otomobiller çok daha güvenli hale geldi.

Teknolojinin gelişimi ile birlikte otomobiller de bu durumdan nasibini alıyor. Bundan birkaç yıl önce tahmin edilemeyen bazı teknolojileri artık otomobillerimizde kullanmaya başladık. Artık otomobiller bazı koşullar altında kendi kendilerine hareket bile edebiliyorlar, bakalım bu teknoloji yarışı bizlere daha neler gösterecek.

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu